Evet Başlıyoruz!.
Gerçekten hayatımdaki en büyük başarım bu diyebilirim. Kendi imkanlarımı sağlayıp yurt dışına çıkabilmek. Ne kadar başka biri daha yanınızda olsa da aslında tek başınasınız. Ve bu zor ama çok büyük bir deneyim. Bende bunu deneyimleye bildiğim için çok mutluyum. O zaman fotoğraflarla anlatmaya başlayalım :)
İlk Olarak Almanya'dan otobüse binerek Polonya'da ki ilk durağımız olan Lodz'a gittik. Gece yarısı 2 gibi vardık sanırım Almanya'dan 6-7 saati buluyor. Fotoğrafını çekmiştim aslında otobüsün ama bulamadım internetten bulduğumu koyuyorum. Aklımdayken anlatayım otobüs muavinlerine Lodz dediğiniz zaman hiç bir şekilde anlamıyorlar çünkü Lodz'un yazılışı da okunuşu da farklı. '' Vuç'' diye okunuyor, Łódź diyede yazılıyor. Bu tarz gariplikleri Polonya'da maalesef çok fazla gördük ve sıkıntısını da baya çektik diyebilirim. Siz dikkat edin ;)
İlk Olarak Almanya'dan otobüse binerek Polonya'da ki ilk durağımız olan Lodz'a gittik. Gece yarısı 2 gibi vardık sanırım Almanya'dan 6-7 saati buluyor. Fotoğrafını çekmiştim aslında otobüsün ama bulamadım internetten bulduğumu koyuyorum. Aklımdayken anlatayım otobüs muavinlerine Lodz dediğiniz zaman hiç bir şekilde anlamıyorlar çünkü Lodz'un yazılışı da okunuşu da farklı. '' Vuç'' diye okunuyor, Łódź diyede yazılıyor. Bu tarz gariplikleri Polonya'da maalesef çok fazla gördük ve sıkıntısını da baya çektik diyebilirim. Siz dikkat edin ;)
Buda Polonya'da ki ilk kahvaltımız. Ekstra para harcamamak için elimizden geleni yapıyorduk adeta.
Fakat güzeldi özellikle o aldığımız üçgen peynirler sanırım en güzeli de otlu peynir idi. Marketten alıp yolda bulduğumu bir bankta yapmıştık kahvaltımızı. Çok huzur vericiydi.
Daha sonra olması gerektiği gibi şehri dolaşmaya başladık. Gerçekten soğuk bir şehir bir kasveti var üzerinde. Ve bu şehirde çok fazla gettolar mevcut. Zamanında Almanya'nın Lodz kentini işgal ederek Yahudileri Getto bölgesine taşıyıp onları orada aç susuz bırakarak ölmelerini sağlıyorlarmış. Ve Lodz o zaman ikinci en büyük Yahudi bölgesiymiş. Hatta arkadaşımın anlattığına göre Almanlar bu bölgelere gelip ağlıyorlarmış biz nasıl böyle bir şey yapabiliriz diye. Ve benim asıl ilgimi çeken devlet hiç bir şekilde bu gettoların dış cephesinin restorasyon edilmesine izin vermemeleri idi. Hala tarihlerini yaşıyorlar. Fotoğraf maalesef yok ama size şehirden bir kaç kare koyuyorum buraya.
Evet bu şimdi görüceğiniz cadde Avrupanın en uzun işlek caddesi olan Piotrkowska. Yaklaşık 5 km civarında ve yarısı araçlara kapalı. Git git yürü yürü bitmiyor yani. Caddenin beli başlı yerlerinde bisiklet kiralama yerleri var ve ciddi anlamda severek kullanılıyor ki onun dışında ben Polonya'da çok fazla bisiklet kullanan gördüm. Bizde denedik bisiklet kiralamayı fakat beceremedik ve caddenin sadece çeyreğini gezebildik diye bilirim. Hatta caddenin bir tarafında ünlülerin isimlerinin yazılı olduğu yıldızlar varmış biz oraları göremedik. :D
Gene şehirden bir kaç kareyle devam edelim.
O kadar çok yürümüştük ki mola verelim bir çay içelim tatlı yiyelim dedik. Pancake'i görünce de canımız baya istedi yanında da çay oh mis dedik. Çay geldi üzerinde İngiliz çayı diyor. Haha Türk çayı varken İngiliz çayı da neymiş dedik tabiki :D
Ve size son olarak para birimi olan Zloty'den bahsedeyim. Benim gittiğim zaman para birimi bizim para birimimiz den daha düşüktü ama şuan ne bilmiyorum. 20 Euro bozdurmuştum ve 3 gün yetmişti diyebilirim.
Genel olarak bahsetmeye çalıştım neler yaptığımızı. Daha uzun bilerek tutmadım yarın diğer yayınım da görüşmek üzere :) Sevgiler :)
Yorum Gönder